İlk Yayın tarihi: 06.05.2010
“Bahar, bahar” der bakarım,
Sümbülle, nergiz takarım.
Gençlik başıma vurunca,
Sevdadan şimşek çakarım.
Dün
Hıdırellez Bahar Bayramı’nı kutladık. Antalya “72 Milletin” olduğu
evrensel bir kent ama bu sabah Konyaaltı sahilinde yürekler tekti. Hep
iyi ruhlar oynaştı karada- denizde, benzer iyi dilekler dolaştı
dillerde. Herkes kendi yöresinin töresini beğenisini taşıdı bu benzersiz
Antalya kumsalına. Akşamdan gül dalına asılan yakarılar, okunan zeytin
yaprakları denize atılıp deryaya yollandı. Karınca yuvalarından
topraklar alınıp çoğaltsın diye gül dalında geceletilen bozuk paranın
yanına -bütün yıl gezdirilmek üzere- yatırıldı. Ya da deryayla
kucaklaşıp yüzerek aktarıldı gönüller. Hıdırellez konusunda bildiklerimizi kısaca anımsatıp bundan sonraki yazıda da konuya ilişkin bir efsane anlatmak istiyorum.
İnsana
dair inanışların insanın tarihi ile yaşıt olanlarından biri; doğaüstü
varlıkların kurtarıcı olarak görülmesidir. Kültürümüzde bunların en
önemlilerinden biri: Hızır-İlyas veya Hıdırellez Söylencesi. Eski Türk
İnançlarının en dirayetlilerinden biri olan, yüzyıllardır dilden dile,
gönülden gönüle aktarılan bu geleneğin kaynağı toprak ile suyun en güzel
buluşmalarını yaşamış-yaşatmış Anadolu’nun kendisi gibi insanın içini
ısıtan insanca bir kavuşma öyküsüdür.
Karadan (Denizden) Abim Gelmiş.
Yüzyıllara
meydan okuyan bu söylenceye göre Hızır ve İlyas -kimi yerde peygamber
olduğuna inanılan- iki kardeştir ve biri karada biri denizde yaşar.
Bütün yıl ayrı kalan iki kardeş bugün yani 6 Mayıs günü buluşurlar ki bu
buluşmanın coşkusunun insanlığa bolluk bereket, şans getirdiğine
inanılır. Gerçekten bu buluşma ile bahar olur, o günden beri Hıdırellez
uyanışın bayramı olur.
Hıdırellez’in
en önemli dekoru başına gelin taçları gibi kır çiçekleri takmış doğa,
doğanın başına gelen en güzel şey de bahardır. Bu nedenle bayram
hazırlıkları bu tertemiz uyanışa hürmeten özenle yapılır. Evler ve
giysiler temizlenir, baharın özüne uygun yiyecekler hazırlanır;
Ambarların
yılboyu dolması dileğiyle dolma, sevginin en güzel ifadesi sarılma,
sarmaşma olduğu için “sarma”, ağızlardaki bahar tadı, zihinlerdeki
çiğdem kokusu sürsün diye tatlı yapılır, tabiatla birlikte uyanmak için
bolca yeşillik tüketilir.
Ambarların,
kilitli dolapların kilitleri, cüzdanların kiltesi (tokası) açılır ki
bolluk olsun, bereket dolsun. Bazı yörelerde kışın artıklarını
temizlemek, arınmak, ertesi gün yenecek şifalı yiyecekleri hak etmek
için bir gün önce oruç tutulur.
Parayı astım dala,
Yar sordum sağa sola,
Yarın Hıdırellezdir,
Dostlar mübarek ola.
Bütün
yıl için biriktirilen dilekler 5 Mayıs akşamından çeşitli yollarla dile
gelir. Kimi gül dalının altına döşenir taşlarla, çöplerle, kimi bezden
salıncağa konur, kimi de mektup olup ak kâğıda yazılır, Mevla’nın
yüreğine beyan edilir. Bu niyazlar bereketten şifaya, kısmetten,
mal-mülkten sonsuza uzar.
Kimi yerde bitkilerin üzerindeki çiğler toplanarak mayasız süt veya hamura katılıp “Hızır’ın eli” ile mayalanmaya bırakılır. Geceden un elenip sabah üzerinde “Hızır’ın izi” aranır. Kimi yerde yüzük, küpe atılıp sırlanan çömleklerden maniler ile “niyet” çekilir.
Maniciğim ellerde,
Su çalkanır göllerde,
Gönlüm güvercin olmuş,
Eğleşmiyor çöllerde.
Her
darda kaldığımızda, yürekten istediğimizde darımıza yetişen Hızır’ın
daima temiz, sulak ve yeşillik alanlara geldiği inancıyla bu bayramda
doğanın en özel ve kutsal köşelerine koşulur.
Salıncaklar
kurulup, kusurlar bağışlayıcı toprağa, havaya, suya serpiştirilir,
hafiflenir. Ateşler yakılıp üzerinden atlanarak beden ve ruhtaki
olumsuzluklar tütsülenir, bertaraf edilir.
Kurtarıcı,
kollayıcı bugün Hızır-İlyas yarın başka bir ulu olsun ama dilerim
bayram değil savaş alanına çevirilen, canlı yaşamın devamı için olmazsa
olmaz doğamız konusunda yüreklerimizde bir uyanış olsun. Yaşadığımız
çağda insan eliyle yapılan doğa katliamlarına bir son olsun, insanoğlu
artık bindiği dalı kestiğini görsün. Doğaya uzanan kötü ellerin asla
affedilmeyeceğini unutmadan varlık, mal mülk için harcanan gücün zerresi
bu “sadık yar”dan esirgenmesin. Onun sinesinde doyunan binlerce
varlığa, yaratıya kıyılmasın. Ağaçlar ayakta kalsın, dağlar deşilmesin,
dereler özgür aksın.
Unutmayalım ki; Doğa affetmez ve batan gemiden kamara kurtarılmaz.
Hıdırellez Bahar Bayramımız kutlu, Hızır yardımcımız, gözcümüz, bekçimiz olsun.
“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.”
Bir yanımız bayram ederken bir acı da var ki yürekler yakar.
Dilerim
bundan böyle ne bayramlarda ne başka gün kalemler idam yazmasın,
fidanlar darağacı olmasın, taze fidanlar darağaçlarında solmasın.
Bayramlar bayram olsun, fidanlar sonsuz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder